ELA 1.Kitap 27.Kısım

...

ELA 1.Kitap 27.Kısım

Burcu şöyle bir baktı ve Ela’ya dönerek,
"Ela biz neredeyiz?
Bu nasıl bir güzellik?
Neden daha önce hiç fark etmedik?" dedi

Ela vitesi otomatiğe bağlamıştı ve frene basmıyordu.
O nedenle aynı muzipçe başlayan akşamın devamı niteliğinde Burcu’ya,
"Burcu hanım siz intikam peşinde koşan kötü kalpli şövalye gibiydiniz.
Etrafınızdaki güzelliklerle değil karşınızdakileri nasıl alt edeceğinizi düşünerek geçiriyordunuz gününüzü.
Elbette ki bu güzelliklerin farkında olmaman gayet doğal." dedi

Burcu kendisinden hiç beklenmedik bir şekilde,
"Ela gerçekten özür dilerim, ben seni bir dost olarak gördüm ve bunalmışlığımı sende körledim.
Gerçekten bir haftadır çekmediğimiz sıkıntı ve sıkıntıyı da bir kenara bırak, karşındaki insanların sözlerini tutmuyor olmaları, seni aldatmaya yönelik manevralar yapıyor olmaları elbette ki insanı bir savaşçı moduna çekiyor.
O nedenle çok iyi bir dost olan sana içimi boşaltarak bir nebze ferahladım.
Bunu itiraf ediyor ve senden tekrar tekrar özür diliyorum." dedi

Ela gerçekten böyle bir tevazu ve alttan alış beklemediği için öylece kalakalmıştı.

Yavaş Yavaş konuşmaya başladı ve
"Burcu her ne kadar ben sana takılsam da tüm o sana takılmalarım seni bulunduğun bunalımın içerisinden çıkartıp, başka bir şeyle meşgul etmek adınaydı ve sanırım bunu da başarmış görünüyorum.

Gerçekten canını sıkacak bir şey yok.
Bak her şey dört dörtlük demek de yanlış olur, beş beşlik bir güzellikle tamamlandı ve tamamlanıyor.

Yani bunların hepsi olması gerektiği şekilde olduğu bitti ve ilerliyor.

Ben sana başka bir şeyden bahsedeceğim fakat mental olarak yani aklın alır mı?
Bu bahsedeceğim şeye hazır olup olmadığından tam emin değilim.

Yani demem o ki şimdi bahsedeceğim şeyler böyle normal dışı, doğaüstünün doğallığının da üstünde farklı bir takım şeyler ve bunları ben senden gizleyerek, saklayarak gün geçirmek istemiyorum...

Sen, yolla gelsin bizi sarssa da yıkamaz diyorsan o zaman gönderiyorum.

Burcu biraz afallamıştı fakat şuuru yerindeydi ve
"Ela ben seni tanıdım dersem yalan olur...
Fakat ben seni bildim ve de biliyorum ki senden bana kötü bir şey gelmez, bir kötülük de dokunmaz...

O nedenle senin dediğin gibi yolla gelsin diyorum.
Bakalım bizi nereden alıp nereye götürecek bu konuşma" dedi

Ela bu samimi cevabın karşısında önce biraz durakladı ve sonrasında,
Arkadaşlar bunu ufak ufak mı, hazmede hazmede mi verelim?
Yoksa öyle hap şeklinde günlerce sürecek bir eziyetle değil de tek seferde, tek doz iğne ile mi halledelim?" dedi

Burcu,
"Anlamadım ne dedin bana şimdi sen?" diye sorunca...

Ela,
"Hayır seninle konuşmuyorum...
Zaten mental olarak hazır mısın diye başladığım cümledeki biraz sonra bahsedeceğim kişilerle ve şahıslarla konuşuyorum...

Bu söz üzerine Burcu'da hafif bir titreme oldu.
Fakat kabullendiği gibi sarssa da bizi yıkamaz düsturu ile toparlandı.

Burcu,
"Ela bak ben sana şunu söyledim...
Senden bana bir kötülük gelmez.
Ben seni tanımıyor olsam da biliyorum.
O nedenle sana güveniyorum, inanıyorum diyemiyorum...
Çünkü inanç çok farklı bir olay, koşulsuz kabullenme demek.
Henüz o koşulsuzluğu yerine getiremedik." dedi

Ela,
"Evet bana bu kadarı yeter...
Ben şimdi seni ufaktan ufaktan yoğurmaya başlayayım.
Bakalım hamurunu yoğrulunca ne çıkacak?" dedi ve tatlı bir gülümseme ile Burcu’ya baktı.

Burcu hiç konuşmuyordu, sadece izliyordu.

Ela tekrar,
Arkadaşlar durum anlaşıldı...
Sayın Kraliçem öncelikle sizi buraya davet etmek istiyorum." dedi

Bunun üzerine Kraliçe Eli, çok hoş bir ışık seremonisi ve bir o kadar da hoş olan müzik armonisi ile görselliği abartmış bir vaziyette kendisini belirginleştirdi.

Ela Burcu’ya baktı...
Burcu'nun ağzı açık, gözleri irileşmiş fakat dediği gibi sarsılmış olsa da yıkılmamış bir vaziyette izliyordu.

"Bu anlar için footoooo pliizzz" diye fısıldadı.

Kraliçe eli Burcu’ya,
"Merhaba Burcu’cum ben Periler Kraliçesi Eli...
Yani bana Ela her ne kadar Sayın Kraliçem, Kraliçe Eli gibi sesleniyor olsa da senden rica ediyorum, bundan sonra bana Eli Abla diyebilirsin.
Genç bir bayan gibi göründüğüme aldanma.
Kendim bile unuttun kaç yaşında olduğumu ama binlerce yıllık yaşanmışlığım var.
Ela bizim için bulunmaz bir mücevherdir.
Her ne kadar aramızda bir ast üst münasebeti, patron çalışan münasebeti ya da nasıl desem...
O tür bir ilişki olmasa da Ela bizim için çok kıymetli bir mücevherdir dedim.
Ama konuşmamdaki dolaşmadan anlamışsındır ki bu bile onu anlatmaya kafi değil...
Çünkü bizi olduğumuz yerden alıp, çok çok üst levellere taşıyan sohbetleri oldu ve ona ne kadar minnet içerisinde şükranlarımızı sunsak da azdır.
İşin bu kısmını anlamışsındır.
Ela bizim için gerçekten böyle bir Ata, bir büyük mertebesindedir ve sadece ben değil bütün periler ona Atalarına gösterdikleri hürmeti gösterircesine hürmet ederler.
Belki bu konuşmanın peşinden farkına varmış olacaksın ki içerideki Bade peri olsun, Asuman peri olsun, Aysu peri olsun söylediğim gibi bunlar da bizim perilerimiz.
Elbette ki dışarıdan bakan insanlar onların peri olduğunu farkına varamaz.
Şimdi elbette ki Ela’nın annesi ve anneannesi gerçek, onun gibi birer hoş insan.
Onların periyle alakaları tamamen Ela’dan dolayı.
Yani bahçedeki bu güzellikler, bu ışık, bu renk, bu kokular perilerin sizin güzelliğiniz karşısında etkilenerek size sundukları güzellikler.
Yoksa bu mevsimde böyle bir ortam, böyle bir güzellik bulmak neredeyse imkansız.
Ben seninle tanıştığıma memnun oldum Burcu.
Şimdilik çok fazla konuşmak istemiyorum.
Çünkü Eela'nın anlatacakları bizim anlatacaklarımızdan çok daha önemli, bunu biliyorum.
Ben tekrar seninle tanıştığıma memnun oldum ve rica ediyorum şimdilik sadece sen bunu bil.
Annen, baban dahi bunu bilmesin.
Sebebine gelince, Ela sana birkaç kere sordu...
Mental olarak yani akıl sağlığı açısından hazır mısın diye…
Annenin babanın onu bir çırpıda kaldırabileceklerinden emin değilim.
Sonra onları da bizi de uğraştırırsın.
Zamanı geldiğinde elbette ki zaten öğrenecekler." dedi

Burcu o ilk halin şokunu üzerinden atmış olarak,
"Eli Abla ben de seni çok sevdim ve eminim ki bu yaramaz Ela bir gün böyle bir kenara çekilirse, seninle bu salıncakta yan yana oturup güzel sohbetler edeceğimizden eminim.
Ben de sizi şu an meşgul etmek istemiyorum
Çünkü asıl önemlisi biraz sonra burada Ela’yı didikleyeceğim...
Buna sizin direkt olarak şahit olmanızı istemiyorum.
Beni çok farklı bir yabani kuşmuş gibi hissetmenize sebep olur ki bunu hiç istemem" dedi ve tatlı bir gülüş sergiledi.

Kraliçe Eli hiçbir şey söylemeden, sessizce geldiği anki güzelliğe benzer birtakım güzellikler, ışık oyunları ve müzik eşliğinde kendisini perde arkasına çekti.

Ela ve Burcu sözde yalnız kalmışlardı.
Sözde diyoruz çünkü her ne kadar yalnız kalmış görünseler de belki milyonlarca, milyarlarca peri can kulağıyla onları dinliyor ve gözlemliyordu.

Elbette ki onların özeline saygı göstermek kaydıyla.
Kraliçe Eli bu konuda çok hassastı ve görüntüyü sadece Ela’nın sohbet ettiği anlarda açıyor, hatta bazen görüntü değil sadece ses olarak açıyordu.
Onun dışında özele büyük bir saygı gösteriliyor ve günlük yaşantısı hiçbir zaman için gözlemlenemiyor ve dinlenemiyordu.

Kraliçe Eli'nin ayrılışından sonra burcu Ela’ya gözlerini dikmiş bir vaziyette uzun bir süre baktı.

"Vay vay vay sen neymişsin be böyle." dedi

Biz seni masum ve yardımsever bir Türk genci olarak görürken, meğerse sen ne yan bakan yürek yakanmışsın.

Şimdi bu olayları gözlemledim, algıladım fakat anladım ve sindirdim dersem yalan olur.

Sen şimdi bana şunu bir tekrar bir özet geç bakalım...

Ufaktan ufaktan anlayacağız ve sindireceğiz öyle görünüyor.

Ela,
"Burcu bak her şeyden önce bunlar çok ama çok çok özel konular...
Diyeceksin ki bunu bana neden beklettin, direkt söylemedin...

İşte bunu diyemezsin.
Çünkü biz seninle ufak ufak, yeni yeri bir kaynaşma içerisine girdik...
Ufaktan bir tanışma gerçekleşti, ufaktan birbirini tanıma olaylarına geçtik, vesaire vesaire...

"Peki şimdi neden söyledin?" diye bir soru gelebilir aklına...

Evet bak bunu sana bir Love Story formatında söylemiyorum fakat senden hoşlandım.

Ve ben hoşlandığım kişilerle ilişkimi sürdürmek üzere olan bir yapıya sahibim.

Kısacası bundan böyle benden kolay kolay kendini kurtaramazsın.

Hele hele bu sırları öğrendikten sonra nasıl derler mafyaya bir giriş vardır ama çıkış tabutta olur...

Ela, Burcu'nun gözlerinin irileşmeye başladığını hissederek, şaka şaka sana Baba filminden ufak bir konuşma alıntısı yaptım sadece.

Yani bunları ilk açtığım kişisin Annemi ve Anneannemi saymıyorum ya da işte bir de büyüğümüz var o anneannemin de annesi niteliğinde bir büyük ki İnşallah onunla da tanışırsın ileride...

Yani bu olayları paylaştığım ilk kişisin ve öyle zannediyorum ki şu anda delicesine merak ettiğin binlerce soru kafanın içerisinde dolanıp duruyordur.

Bazılarının sen farkında olmasan da bilinçaltın şu anda şok geçiriyor.

O nedenle benden sana tavsiye, acele etme.

Ben direkt başladım çünkü bunun orta yolu, orta kararı yok.

Olayı sana direkt anlattık ama detaylar dediğim gibi detaylar da detaylar...
Onları yavaş yavaş, hazmede hazmede göreceksin.

Yine de seni çok merak içerisinde bırakmadan, hızlandırılmış bir şekilde vermeye çalışacağımdan emin olabilirsin.

Aklındaki başka bir soru da "sen bu olaylara nasıl bulaştın, neresinden bulaştın" olabilir.

Buna cevap vermek istiyorum.
Ben bu olaylara hiç bulaşmadım, doğuştan böyleyim.

"Bunun ne zaman farkına vardın" diye sorarsan, o da doğuştan.

Ama tabii ki bir realite var.
Yani olayların bir doğal gelişmesi, doğal seyri var ki bu doğallığı hiç bozmadım.

Zaten hangi konuda olursa olsun doğallığın gerekmedikçe bozulmasına da karşıyım.

Bebekken yaşadığım bazı olayları annem bana benim o olayların farkında olmadığımı düşünerek zaman zaman anlatır.

Mesela bebekken, daha 6 aylıkken annem yatağımdan 50 santimetre yukarıda havada uyuduğumu anlatır.

Ama onun bilmediği o 50 santim yükseklikte uyuduğumun ben her zaman farkındaydım.

Aklından geçenleri hissedebiliyorum ve evet annem beni emzireceği zaman aklımı kapatıp bir bebek olarak sütünü emdim.
Bu konulara hassasım ve edebimizi biliriz yani.

İşte bunun gibi durumlar...

Diyeceksin ki her bi şeyin farkında mıydın?
Evet en başından beri her şeyin farkındaydım ve söyleneceklerin ötesinde söylenmesi sadece insanları yoracak pek çok ayrıntılar da var...

O detaylara şimdi de sonra da pek fazla girmek istemiyorum.
Fakat olaylar bizi nereye götürür, hangi detayları öğrenirsin...
Bunları da zaman içerisinde yaşayarak göreceğiz.

Şimdi olaylar çok dolaşık...
Yani dikkat edersen karmaşık demedim.
Karmaşıklığın ötesinde bir dolaşıklık var.
Her şey birbirine dolanmış vaziyette.
Aslında hiçbir şey hiçbir şeye dolanmış değil.
Her şey yerli yerinde.
Fakat dışarıdan bakanlar, bilmeyenler onun bir düğüm olduğunu zannediyorlar.

Olaylar milyarlarca yıl öncesinden başlıyor ve günümüze kadar geliyor.
Pek çok derin durumlar ve derin detaylar var.
Yani ben seni şimdi mitolojik bir zaman çizelgesinin içerisine sokmak istemiyorum.
Zaman içerisinde bunları elbette ki konuşabiliriz.
Hatta bazılarını gidip yerinde bile görebiliriz ya da bir film şeklinde izleyebiliriz.

Bir anda kraliçe Eli beliriverdi.

"Ela cidden zaman içerisinde seyahat ederek geçmişte belirli zamanlara gidebilir miyiz?" diye sordu.

Ela,
Sayın Kraliçem bu durumları pek tasvip etmesem de gerekli olduğu zaman birkaç özel tarih dışında istediğiniz her yere gidebiliriz.

Şu anda televizyondan bir yayını nasıl izliyorsak aynı şekilde televizyondan da izleyebiliriz, gidip orada canlı bir şekilde de izleyebiliriz.

Elbette ki tarihin akışına dokunmama açısından oradaki izlediğimiz olayın içerisindeki varlıklar bizi görüp hissedemezler.

Bizler de çok çok özel bir durum söz konusu değilse onlarla temas edemeyiz.

Ya siz de anlıyorsunuzdur...
Her şeyi yuvarlak konuşuyorum.
Çünkü hemen aynı zamanda her şey mümkün ve hem de aynı zamanda hiçbir şey mümkün değil.

Bunlar tamamen o anki duruma göre gerçekleşebilecek olaylar...

Sayın Kraliçem sizin herhalde belirli bir tarihe gidip görmeyi arzu ettiğiniz bir şeyler ya da birileri var doğru mu düşünüyorum?

Kraliçe Eli bir anda genç bir kızın utanmışlığı içerisine girdi ve yanakları al al oldu.

ELA 1.Kitap 28.Kısım için tıkla..

...