Hırçın Kız 1.Kitap 13.Kısım

Hırçın Kız 1.Kitap 13.Kısım
-“Bir güçten bahsediyoruz.
Sınırları olmayan ve her şeyi mümkün kılan bir güçten bahsediyoruz.
Öncelikle şunu belirteyim ki, bu bahsi geçen güç;
herhangi bir üstün teknoloji ile ya da sihir ve büyü ile işleyen, mistik objelere dayalı bir güç değildir.
Mistik objelerimiz de var ancak bu objeler gücün kaynağı değil...
Uygulama noktasında işe espri katması ve monotonluğu önleme için olan eşyalardır.
Bahsi geçen güç saf ve İlahi bir güçtür.”
-“Örnek vereyim;bu gücü kullanarak, dünyadaki tüm savaşları durdurmak mümkün.
Aç ve açık hiçbir insanın kalmamasını sağlamak mümkün.
Tüm hastalık ve mutsuzlukları ya da ölümü yok etmek mümkün.
Fakirlik kavramına son verip, herkesin zengin bir hayat sürmesini sağlamak da mümkün.
Ancak tüm bu saydıklarımız, ilahi ve onu yaşayan insan için bir gereklilik.
Bir sınava giren kişiye, sınavın zorlukları için üzülerek, sınava girmeden geçirip, sonunda elde edileceğini direkt verebilirsiniz.
Ancak uğrunda savaşılacak bir şeyin kalmadığı noktada, hayatın bir anlamı kalmayacağı gibi, sizin sonunda
verilecek olarak gördüğünüz ve zahmete gerek olmadan verdiğiniz, o kazançların dışında bir kazanç var ki;
tamamiyle ilahi bir kazançtan bahsediyorum.
Bunu engellemiş olursunuz.”
-“İlahi, ilahi deyip duruyorsun Çınar Dede,
Nedir bu ilahi olayı? diye aklınızdan sorular geçiyor biliyorum.
Onu da zaman içerisinde görüp öğreneceksiniz.”
-“Daha anlayacağınız türden bir örnek vereyim.
Açlık grevi yapan kişiler duyuyorsunuz...
Açlık grevindeki insanın bir amacı var değil mi?
Siz bu açlık grevindeki insana acıyıp yemek yedirirseniz, açlığını gidermiş olursunuz ancak;
Onun bu açlığı sonucunda elde edeceği şeye mani olmuş olursunuz.”
-“Sanırım konuştukça konuya nasıl ki bir açıklık gelmeye başladıysa;
zaman içinde de her konuya açıklık gelecektir.
Sabredin ve siz sadece size düşeni, kurallar ki kuralları da anlamaya başladığınızı tahmin ediyorum, çerçevesinde uygulayın, hiç sorun yaşanmayacaktır.”
-“Şimdi şunu söyleyerek sizleri dinlenmeniz ve olayı sindirmeniz için serbest bırakacağım.
Söyleyeceğim şey, peki biz burada ne yapacağız sorunuzun cevabı olacak.”
-“Kırmızı konularda dünyanın gidişini değiştirecek büyük kararlar almanız gerekecek.
Ama onlar çok özel durumlar.
Size düşen tamamen bireysel durumlarda, o bireylerin sorunlarında, onlara destek olmak olacak.
Konunun kırmızı, sarı, mavi, yeşil ya da hiç biri değil de bireysel karar olduğu, sizin esprili imgelemlerle anlamanız sağlanacak.
Konunun çözümünü, bizzat sizin sağlamanız gerekecek durumlar olabileceği gibi, yardımcınızın size sormasına dahi gerek duymadan, sizi ilgilendiren gruptaki sorunlara direk müdahale yapacağı, hatta yardımcınızın uygulamacısının, ne size ne de yardımcınıza dahi sormadan yerine getireceği konular olacaktır.
Zamanla tüm taşlar yerine oturacak merak etmeyin.”
-“Hasat zamanı rüzgârın esmesini oluşturmak, sizin ya da yardımcınızın ilgilenmesi gereken bir konu değil.
Rüzgârın esmemesini sağlamak bir gereklilik durumu ise buna yardımcınız müdahale edecektir.
Rüzgârın esmemesiyle birlikte hasat edilen ürünün çöpe dönmesi gerekliyse, o zaman işte sizin sıranız gelmiştir.
Tüm bu durumların ve gerekliliklerinin hepsini, zaman içerisinde deneyimleyeceksiniz.” -“Haydi, şimdi gidin ve istirahat edin, neşelenin, toplanma zamanı sizleri haberdar edeceğim.” Diyerek bitirdi Çınar Dede.
Herkes şaşkındı ve konuşulması gerekiyorsa da ne konuşulacağını bilen yoktu.
Bu hassas durumu sezen Semih, kendisine verilen liderlik vasfını da göz önünde bulundurarak, bir şeyler
söylemeliydi ve
-“Arkadaşlar ne nedir, ne ne değildir ben de sizin gibi şaşkınım.
Konuşan benim öz dedem olmasına rağmen, onun bu yönünü, ben de sizinle birlikte ilk defa görüyorum.
Benim önerim;
Bu konuşulanları burada bırakıp, biraz dinlenelim ve tanışmaya, birbirimizi tanımaya çalışalım.
Görünen o ki birlikte birtakım kararlar verip, bir takım işler yapacağız.” Dedi.
-“Öncelikle çevremizi tanımaya çalışmak ve beraberinde birbirimizi tanımak için, dolaşmayı öneriyorum.
Ancak bence küçük üç dört kişilik guruplar olarak yapalım bunu.
Lepistes sürüsü gibi dolaşmak sadece yorar bizi ” dedi gülümseyerek.
Sonra düşündü bu gruplar nasıl olacak diye.
-“Mimari yeteneği ön plana çıkarak, bir dakika, ilk gün olduğundan, bu grupları ben oluşturmak istiyorum” dedi.
Birinci grup;
-“Ben ve Aykız.
Ben ve Aykız siyah ve beyaz gibiyiz.
Zıt ama biri olmazsa öbürü olmaz.
Zaten yeşil grup olduğumuzdan ayrılamıyoruz.
İkinci grup;
-“Halil ve Hande.
Halil, hep doğruyu söyleyen, mert ve dürüst dedik.
Doğru her zaman doğrudur ama her doğrunun her yerde söylenmesi doğru değildir.
Onu önsezileriyle dizginlemesi için, Hande lâzım.”
Üçüncü grup;
-“ Derde hanım ki çok uyanık dediler.
Onu çok sıkılgan ve durduğu yerde duramayan Sefer’e musallat ediyoruz ki, onun hakkından anca o gelir.”
Dördüncü grup;
-“Vâkıf anı yaşayan biri iken,
Nazar hanım utangaç ve daima başı önünde olan biri olarak onu dizginleyecek”
Beşinci grup;
-“ Ercüment’in anti sosyalliğinin ilacı, Melankolik Nigâr Hanım.”
Altıncı grup;
-“Maksut kendini hiç önemsemiyorsa,
Yadigâr’ın dalgın ve sakarlığının karşısında,
ona dikkat ede ede kendine dikkat etmeyi öğrenecektir.”
Yedinci grup;
-“ Yâde ve Âdem.
Evet, inceleyici, her şeyde ve her harekette bir neden arayan Yâde ’nin
aradığı cevaplara matematiği ile Âdem cevap bulacaktır.”
-“Arkadaşlar özür dilerim sizleri eşleştirmem, eş seçmem gibi anlaşılmasın lütfen.
Benim haddim değil böyle bir durumu ayarlamak.
Ben sadece sizi koruyup kollayacak ve yeri geldiğimde dizginleyeceği gibi, harekete geçmenize destek olacak arkadaşları gruplandırdım.
Sorunu olan ya da herhangi bir sorun yaşayan, her zaman istediği kişi ile anlaşıp yer değiştirebilir.” Diyerek bitirdi Semih.
-“Ayrıca handeye danışacağım pek çok konu olacak.
Bu nedenle pek çok zaman, ikinci grubu bize dâhil etmem gerekecek.
Yani bir ve ikinci grup çoğu zaman birlikte hareket edecek.
Bunun gibi ilk başlarda ikişerli gezmeye başlamak, konuşacak konu bulmayı zorlaştıracağından, üç ve dördü birlikte, beş ve altı da birlikte hareket etmeliler diyorum.
