Hırçın Kız 1.Kitap 16.Kısım

...

Hırçın Kız 1.Kitap 16.Kısım

Yani kaş yapayım derken göz çıkartıyor da olabilirsiniz farkında olmadan.

Bilimkurgu filmlerinde zamanda geriye gidenlere ilk kural olarak hiçbir şeyi değiştirmeden görevini tamamlaması, değişmesi gerekenin dışında yapacağı en ufak bir değişiklikte zaman içinde pek çok telâfisi mümkün olmayan sonuçlara neden olacağı söylenir ya.

İşte sizin işiniz de aynı bu şekilde zamanda geriye yolculuk gibi.

Yalnız size şunu da söylemeliyim ki,
Zamanda geriye gidenin değiştirdiği, geçmiş değil onun şimdiki zamanı olduğundan,
Aslında hiç bir şeyi değiştirmez..

Çünkü, onun o anki anı aslında, kelebek etkisini tetiklemesi ve kaderi rayına oturmasıdır.

Yani konular, nereden tutsanız elinizde kalacak kırılgan parçalardan oluşuyor.

Neye doğru derseniz deyin, farklı bir açıdan bakana göre yanlış olacaktır.

En doğrusunu yapmalıyım derdine düşmeyin diye konuşuyorum.

Ne yaparsanız yapın hem doğru olanı, hem de yanlış olanı yapmış olacaksınız.

Bu sebepten kurallar en optimum çözümlerdir ki, ne kadar çabalasanız onların önerdiğinden daha iyi sonuca ulaşamazsınız.

Bu örnekle beraber anlaşılmayan bir şeyin kalmadığını sanıyorum.

Derde’cim sizin gruba düşen Hayri Bey, hem kendinin farkında, hem de çevresi onun farkında.

Ancak farkında olmadığı bir şey var ki;
bu farkındalıklar sebebiyle, insanların gözünde ilahlaşırken, kendini bu duruma fazla kaptırmış ve astığı astık, kestiği kestik, sözü üstüne kimse söz söyleyemez olmuş.

Hayri Bey, Adana’da kocası vefat eden ve ona büyük ve de değerli bir arazi bırakan Hatice Hanım’ın babası.

Hayri Bey secdeye kapanıp dua ettiğinde, ürün inanılmaz derecede bereketleniyor. Bunu kendinden bilerek insanları hor ve hakir görmeye, insanları aşağılayıp zulüm yapma noktasına taşımış.
Senaryonuzu kendiniz yazın...

Ama perilerinizi sıkı çalıştırarak, hem komedi çıkartın ortaya, hem de kulağını iyice çekin ki, o secdeye kötü huylarından kurtulmuş halde kapansın.

Ercüment oğlum senin grubun işi epeyce zor...

Hakkı Bey kendinin farkında ancak çevresi tarafından inanılmak şöyle dursun, alay konusu olmuş.

Ancak Hakkı Bey’in tüm canlılara olan o merhameti olmazsa, insanlar birbirini kör bıçakla doğrar ve Hakkı Bey sinirlenmeye başlıyor.

Etrafını değiştiremezsiniz ancak siz de Hakkı Bey gibi, birtakım rollere bürünüp, onu tek başına alay konusu olmaktan kurtarmalısınız.

Yani alay konusu olacak durumlar ayarlayacaksınız kendinize ve Hakkı Bey size gülümseyecek ve kendi sinirini unutacak.

Zaman içinde siz oradan ayrıldığınızda da, çevresi onu gene bilmeyecek fakat sen gene iyisin neydi onlar öyle diyecek.

Evet, Yâde ’cim sen ve Âdem oğlum en şanslı grupsunuz ki;
Sizin görevde Nilüfer Hanım, ne kendinin farkında ne de çevresi onu hissetmiş durumda değil.

35 yaşında kimsesi olmayan bekâr bir bayan.

Kilolu olmasına karşın, durumuyla da epeyce barışık yaşıyor.
Nilüfer Hanım kimyager ve aynı zamanda da uzman bir eczacı.
Bir takım kimyasal araştırma ve deneysel oyunlardan hoşlanıyor.
Birçok muazzam ve gerekli ilacı bulan da O.
Şan ve şöhrete önem vermediğinden, maddi durumu da oldukça iyi olduğundan, onun buluşlarını çalmaları da pek umurunda değil.

Şimdi sorun şurada ki;
bir servet avcısı onun kafasını epeyce karıştırmış durumda ve dolayısıyla da, buluşlar noktasında tıkanmış halde.

Her iki yönden de destekleyerek, onu eski normal haline sokarken, tam da onu anlayacak birisi ile tanıştırıp, mutlu olmasını sağlayacaksınız.

Bunların yanı sıra perileriniz biliyor, ortaya çıkma zamanı gelen bazı formüller var ki, bunları ancak o ortaya çıkartabilir.

Siz yolunu açıp, gereken ilhamı onunla paylaşabilirsiniz.

Oyuncuya pas verildiği andan itibaren, top onun sorumluluğuna geçmiştir ve o andan itibaren ben şimdi ne yapacağım sorusu, sadece oyuncuyu değil tüm takımı başarısızlığa götürmekten başka bir işe yaramaz.

Bu durumda yapılacak tek şey güzel bir taktik ve planla sahaya inmekti.

Semih,
-“Ne zaman yola çıkıyoruz?” diye sordu.

Çınar Dede,
-“Yarın kahvaltıdan sonra gereken hazırlığı yapıp, ikindi vakti orada olacak şekilde hazırlayın kendinizi.” Dedi.

Derde -“Ama Dedecim biz Adana’daki o çiftliğe şimdi yola çıksak, yarın öğlene anca varırız, yanlış mıyım?” diye sordu.

Çınar Dede,
-“Bugün çok şey yüklendi aklınıza...
Onun cevabını da yarına bırakalım Derde ‘cim.

Fakat bizden birisi bir şey söylüyorsa, O’na koşulsuz güvenmeye alışacaksınız” dedi. Halil kendinden beklenmeyen bir şekilde,

-“O zaman erken yatalım, erken kalkalım” dedi ama tüm gözlerin bir anda ona çevrilmesi nedeniyle de, hafif kızardı.

Evet, şu an için yapacak bir şey yoktu.
Herkes kendileri için bahsi geçen ve özel olduğu söylenen bölümlerine geçmek için de, zaten sabırsızlanıyordu.

Hande,
-“odalarımızı nasıl bulacağız?” diye sordu.

Çınar Dede,
-“Burada aramak bulmak gibi şeyler yok.
Unutun o eski yaşantınızı,
herkes şu kapıdan geçtiğinde kendi bölümüne geçer" diyerek,
üstü gümüş varaklarla süslü ve kemerli bir kapıyı gösterdi.

Kapı sizi tanır ve bölgenize taşır.

Örneğin Nazar’ın bölgesine gidecekseniz, kapıya söylemeniz ve kapının da o Nazar kızımdan izin alması gerekir.

Derde ‘cim hadi seni düşünmekten kurtarayım,
Yarın Adana’ya da bu kapıdan geçerek gideceksiniz.

Geçmişe de gitmeniz gerektiğinde, yine bu kapıdan geçerek gidecek, dünya dışında bir yere gitmeniz gerekse de, aynen bu kapıdan geçerek gideceksiniz.

Anlamışsınızdır sanıyorum,
bir şey söylemeden direk kendi bölümünüze geçersiniz ve bu kapının dönüşte de sizin bölgenizde eşi var onunla da buraya dönersiniz.

Görev bölmesinde de o dönüş kapısını göreceksiniz ama merak etmeyin sizden başkasına görünmez kapı.

Ve yine anlaşılsın diye söylüyorum...

Kendi bölgeniz dışında bir yere gitmek istediğinizde ve kapıya söylediğinizde,
kapı bir takım izin protokollerine bakarak, durum uygunsa yeşil ışık yakar.

Sarı ışık, isteğinizin tartışıldığına ve ışık kırmızı ise de geçişi yapmamanız gerektiğine işarettir, nokta.” Dedi.

Gayet yeterli bir açıklama olmuştu ve herkes anlamış sanıyorduk ki;
Nazar -“Çınar Dede neden benim bölgeme gelmek istiyor ki herkes?” dedi.

Çınar dede hoş bir kahkaha attıktan sonra, “meselâ dedik Nazar kızım meselâ.

Ayrıca herkes birbirinin bölgesini merak edecek ve zaman zaman sizi ziyaret edenler de olacaktır elbette.” Dedi

Sırayla herkes kapıdan geçmeye başladı.

Semih kapıdan geçtiğinde, hep hayalini kurduğu orta çağ mimarisine sahip ancak akıllı olan bir yapıda buldu kendini.

Perisi Gölge ve asistanı Sude karşıladı onu.

Sude -“Efendim binanıza hoş geldiniz,
ben de bu binada kalıyorum.

sadece benim tarafı biraz kendime göre düzenlettim ve görev öncesi araştırma ve plânlamalarda size asistanlık yapacağım.

Ayrıca görev anında da bana mesaj iletirseniz, istediklerinizi size ulaştırırım.

Sizin benim yapmamı istediğiniz bir görev parçası olursa da, seve seve size katılırım.

Sadece bana bıraktığınız bir görev olursa da, perimle birlikte onu da yerine getiririm.” dedi.

Herkes kendine ait muhteşem bölgelerde şaşkın bir keyif içindeydiler.

Aykız, kendini muhteşem bir kumsalı olan bambu bir evde buldu.

Halil, içinde her şeyi olan bir dağ villasındaydı.

Hande, tamamen İngiliz şatolarına benzeyen bir yere sahipti.

Derde ’nin, İstanbul Bebek’te bir yalısı vardı.

Sefer, içi mükemmel dizayn edilmiş bir Boeing 747 içindeydi ve uçuyordu.

Vâkıf, çok güzel ve büyük bir köy evindeydi.

Nazar, gözlerden uzak ve içi klâsik tarz döşeli bir çatı dubleksindeydi.

Ercüment’in bölümü de, bir çatı dubleksi idi ama rahat bir içerikle döşenmişti.

Nigâr, içi renkli ışıklar ve yanan mumlarla süslü, bahçeli büyük bir ters dublekse sahipti.

Maksut, sıradan ama manzarası güzel, büyük balkonlu bir apartman dairesindeydi.

Yadigâr, içinde oda, kapı, sütun vs. bulunmayan, soft döşenmiş büyük bir stüdyo evdeydi.

Yâde, gözlem evi şeklinde hoş bir yapıda buldu kendini.

Âdem ise, iç duvarları yazı yazılabilir camdan olan, büyük bir evde idi ve her duvarda matematik denklemleri vardı.

Herkesin asistanı ve uygulama yardımcıları da, küçük özel durumlar dışında aynı kendi kafa yapısındaydı.

Aslında, gün çok yorucu geçmişti ve herkes turşu kıvamındaydı.

Çok geçmeden hepsi de uyudu.

Sabah olduğunda hafif bir müzik ve hoş kokular getiren tatlı bir esinti ile uyandılar.

Periler “akşam yemeğini hep birlikte yemek zorunlu fakat diğer öğünleri, bölümünüzde ya da nerde isterseniz yiyebilirsiniz.

Hazırlanmanız için saat dokuza kadar iki saatiniz var, sonrasında operasyon bölümünde olacaksınız” dediler.

İlk gün olduğundan, herkes bölümünde kahvaltı yaptı ve hazırlandı ama böyle olmayacak gibiydi.

Güzel bir ortamda hep birlikte kahvaltı yapılmalı.
Bunu gündeme getireyim diye düşündü Semih.

Saat dokuz olduğunda herkes operasyon bölümünde hazırdı.

Hırçın Kız 1.Kitap 16.Kısım Devamını sabırla bekleyiniz. Devam edecek...

...